Bugün adına “uluslararası sistem” dedikleri şey, Batı’nın asırlar önce kurduğu sömürge düzeninin rafine edilmiş halidir. Salih Mirzabeyoğlu’nun ifadesiyle, “Yeni Dünya Düzeni”, Amerika ve Avrupa’nın patronluğunda, “parya statüsüne mahkûm ettikleri milletleri” yöneten bir hegemonya sistemidir.
Birleşmiş Milletler’in binası, insanlığın adalet hayalinin mezarıdır. Bu örgüt, “uluslararası barış” sloganıyla doğmuş; fakat her zulmü görmezden gelmek, her işgali meşrulaştırmak için büyümüştür.
Filistin’deki çocuklar bombalar altında can verirken, BM’nin duvarlarında yankılanan tek şey “kınama” sesidir. Veto hakkı olan beş ülke, insanlığın kaderini beş parmağa hapsetmiştir. “Eşit egemen devletler” masalının ardında, Batı’nın egemenliği vardır. Bu, adalet değil, adaletin temsili üzerinden yapılan bir sömürüdür.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ
