Dolar 32,9949 -0.11%
Euro 35,8195 -0.26%
Gram Altın 2.528,42 0,83%
Çeyrek Altın 4.216,00 0,21%
Yarım Altın 8.424,00 0,21%
Tam Altın 16.756,28 0,55%
Makine buhranı ona haddini bildirecek iman hamlesiyle mümkün olur!

Makine buhranı ona haddini bildirecek iman hamlesiyle mümkün olur!

ABONE OL
28 Ekim 2025, 14:46:17

Necip Fazıl Kısakürek, 1976 – 1980 yılları arasında kaleme aldığı Raporlar adlı eserinin 1 ve 2. Kitaplarındaki “Makine” başlıklı yazısında, Batı’nın teknolojiyle kurduğu tehlikeli bağı o yıllarda analiz ediyor.

Kısakürek, “Bize düşen ilk iş, makineyi yapan makineyi ezbere yapmak değil; Batı’yı çizgi çizgi tanımak ve makineye mahkûm oluşunu anlamaktır.” ifadeleriyle, teknolojinin imanla terbiye edilmediği takdirde insanı köleleştirdiğini vurguluyor.

MAKİNE İNSANI TAHAKKÜM ALTINA ALDI

Kısakürek’e göre, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren makine insanın hizmetinden çıkıp efendisi haline geldi.

Birinci Dünya Savaşı sonrası insanlığın, “çelikten mankafa” olarak tanımladığı makineye tapar hale geldiğini belirten Üstad, hem materyalist Moskof dünyasının makineyi azizleştirdiğini, hem de Batı’nın ruhi buhranını artırdığını belirtiyor.

Necip Fazıl, bu süreci “Makine, insanı azat kabul etmez kölesi haline getirdi.” sözleriyle özetleyerek şöyle diyor;

“Hakikat şudur ki, makine, eski beşerî muvazeneleri silip süpürür, el işini ve sanat emeğini çürütür, sınıflar batırır ve sınıflar çıkarır, bilhassa ‘mâverâî-ötelere bağlı’ itikatları pörsütürken, şaşkın insan ruhunda alabildiğine putlaşmış ve insan yapısı olduğunu unutturarak yeni bir insan sahibi zannedilmiştir”

BATI, ESERİNE MAHKÛM OLDU

Üstad, Batı medeniyetinin teknolojiyi putlaştırarak kendi eserine mahkûm hale geldiğini ve çözüm olarak İslam’ın teknolojiye yön vermesi gerektiğinin altını çizerek şöyle devam ediyor;

“Makinenin doğurduğu buhran ona haddini bildirecek, onu zapt ve teshir edecek, hükmü altına alacak bir iman hamlesini dâvet ettiği halde, bu hamle gösterilemedi; gösterilemeyince de putun şımarıklığı arttı ve Almanya’da filozof Haydeger’e, Angst filozofi-buhran felsefesi mektebini kurduran bu vaziyet Batı dünyasını bunalımdan bunalıma sürükleyerek İkinci Dünya Savaşı’na kadar geldi.

İkinci Dünya Savaşı, faşizma ve nazizmanın, Batı dünyasını yeni bir ruh müeyyidesine kavuşturma, (Greko-Latin) medeniyetini yeniden eserine hâkim kılma hamlesidir ve basit siyaset planında nasıl başlayıp nasıl bittiği malumdur.

Buhran ise, bir yanda, kafası güya, (antimateryalist), hayatı buz gibi (materyalist) Amerika, bir yanda da kafası (materyalist) ve hayatı (mistik) Rusya, her iki ülkenin hem içlerinde hem de birbirilerine karşı belirttikleri korkunç tezat ve sahte teselli arasında, aya kadar ayak basma zaferine rağmen en cılk bir müzminlik içinde bugüne kadar geldi.

İşte, en ince ve mahrem çizgisiyle, 20’nci Asrın kıymetler tablosu, istisnasız (teknoloji) ve makine; ve işte, (Greko-Latin) medeniyetinin son merhalesi, imanını arayan mustarip insanlık!..

Gök gürlerken yere kapanan vahşiler gibi önünde dize geldiğimiz ve bir buçuk asırdır balını kavanoz camından yalamaya çalıştığımız Batı dünyası, en halis teşhisiyle budur, ve ne hazindir ki, biz, başıboş (teknoloji) ve makine bakımından da onun hayatına ortak olmak mevkiinde değiliz.

Şu halde?..

– Evvela makineyi yapan makineyi yapalım, montaj sanayii maskaralığından kurtulalım ve gerisini sonra düşünelim!

Demeye getirdiğimizi mi sanıyorsunuz?

Hayır!

Böyle bir düşünce, alıştığımız soylardan bir başbakanın görüşü kadar sığ ve basit olur.

Bize düşen ilk iş, makineyi yapan makineyi ezbere yapmak değil, bütün mes’ut ve bedbaht macerasiyle çizgi çizgi ve nokta nokta Batıyı tanımak, onun makineyi ve her şeyi nasıl yaptığını ve sonra eserine nasıl mahkûm olduğunu bilmek, bugün içinde çırpındığı ruh buhranını anlamak ve mahrum olduğu iman müeyyidesine sahip ve ilacına malik olarak (teknoloji) ve makineye kucak açmaktır.

İslam’ın emrindeki (teknoloji) ve makine:

«-Ben insanı, eşya ve hâdiseleri zapt ve teshir etmesi için kendime halife olarak yarattım!»

Buyuran Allah’ın kuluna, azat kabul etmez köle diye verdiği terbiyeli bir hizmetçidir ve insanoğlunu burnundan yakalayıp ruhunda putlaşma ihtimaline muhal derecesinde uzaktır.

İslam’a nüfuz etmeden bu âlemde nüfuz edebileceğimiz hiçbir şey yoktur.

 

Akasyam Haber

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir