“Pisili Sultan” lakabıyla tanınan Pir Esad Sultan’ın bu isteği, vefa ve merhametin tarihe geçen örneklerinden biri olarak anlatılıyor.
Hz. Mevlana’nın Öğrencisi, Selçuklu Alimi
Osmanlı kaynaklarında yer alan bilgilere göre Pir Esad Sultan, 4. Kılıçarslan döneminde yaşamış bir alimdi. Bazı vakfiyelerde “Seyyid” unvanı yer alan Pir Esad’ın, Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) soyundan gelme ihtimali bulunduğu belirtiliyor. “Pisili Sultan” lakabını ise sahipsiz kedilere gösterdiği şefkat ve merhametle kazandı. Kedilerin babası olarak bilinen Ebu Hureyre’yi örnek alan Pir Esad, ömrü boyunca kedileri besleyip korudu.
Bir Kedinin Fedakarlığı, Bir Alimin Vefası
Rivayete göre Pir Esad Sultan’ın çok sevdiği kedisi, bir gün sahibini ölümden kurtardı. Pir Esad evde yokken, üzeri kapalı bir kaba zehirli bir yılanın girip sütü zehirlediği söylenir. Eve dönen Pir Esad, sütü içmek üzereyken kedisi onu engellemeye çalıştı. Alimin içmemesi için kendini feda eden kedi, sütün tamamını içerek zehirlendi ve kısa sürede vefat etti. Bu olay Pir Esad Sultan’ın kalbinde derin bir iz bıraktı. Alim, hayatını kurtaran kedisinin yanına gömülmeyi vasiyet etti.
Vasiyeti Yerine Getirildi, Türbesi Ziyaret Ediliyor
1263 yılında vefat eden Pir Esad Sultan, vasiyeti üzerine kedisinin yanına defnedildi. Türbesinde, sandukasının sol ayak ucunda yer alan küçük tahta sandukanın içinde kedisinin yattığı rivayet edilir. Türbe, 1440 yılında Karamanoğlu Beylerinden Musa Paşa tarafından restore ettirildi. Bugün “Pisili Sultan Türbesi” olarak bilinen bu mekân, vefa, merhamet ve sadakatin sembolü olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
Vefanın Asırlık Hatırası
Pisili Sultan’ın hikayesi, bir hayvana duyulan sevginin, insan kalbinde nasıl derin bir vefaya dönüştüğünü gösteriyor. Pir Esad Sultan’ın kedisiyle yan yana yatan türbesi, asırlar sonra dahi merhamet ve vefa duygusunu hatırlatan bir hatıra olarak Konya’da varlığını sürdürüyor.
