Koalisyonun bu pasifliği, “varlık sebebini sorgulatırken”, atıl kalmasının temelindeki görev tanımının bu tür çatışmaları kapsamaması ve üye ülkeler arasındaki derin siyasi çıkar çatışmaları yatıyor.
IMCTC, birleşik bir orduyu çatışma bölgelerine göndermek yerine, üye ülkelerin kapasitesini artırma, istihbarat paylaşımı ve terör finansmanını engelleme üzerine kurulu bir koordinasyon platformu olarak işlev görüyor.
TERÖRLE MÜCADELE, SAVAŞLA DEĞİL
Koalisyonun atıl kalmasının en temel nedeni, görev tanımının mevcut krizlerle uyuşmamasıdır. IMCTC, 2015 yılında IŞİD, El Kaide ve Boko Haram gibi spesifik “terör örgütlerine” karşı fikri, iletişim, finansal ve askeri mücadele için kuruldu. Yapısal olarak kolektif bir savunma paktı (NATO gibi) veya bir barış gücü (BM gibi) tasarlanmadı. Bu nedenle, Gazze’deki gibi devletlerarası bir çatışmaya veya Sudan’daki gibi bir iç savaşa müdahale etme yetkisi bulunmuyor.
TERÖR TANIMI KİME GÖRE NEYE GÖRE
IMCTC’nin Gazze’ye müdahale edememesinin iki ana siyasi ve hukuki engeli var. Birincisi, koalisyonun “terörle mücadele” görev tanımına karşı, Gazze’deki hedefinin İsrail gibi konvansiyonel bir orduya sahip bir “devlet” olmasıdır. Koalisyonun kuruluş amacı bir devlete karşı savaş açmak değil.
İkincisi ve daha önemlisi, üye ülkelerin Hamas konusundaki derin görüş ayrılığıdır.
Türkiye ve Katar gibi bazı üyeler Hamas’ı “direniş örgütü” olarak görürken; Suudi Arabistan, BAE ve Mısır gibi kilit üyeler Hamas’ı “terör örgütü” veya “İran destekli bir tehdit” olarak sınıflandırmaktadır. Bu temel anlaşmazlık ve Körfez ülkelerinin İsrail ile yürüttüğü “normalleşme” süreçleri, ortak bir eylemi imkansız kılmaktadır.
İÇ SAVAŞ DA GÖREV ALANI DIŞINDA
Sudan’daki durum da benzer bir şekilde koalisyonun görev alanının dışındadır. Sudan’da yaşananlar, iki askeri fraksiyon (ordu ve Hızlı Destek Güçleri-RSF) arasındaki bir “iç savaş” veya iktidar mücadelesi olarak tanımlanmaktadır. IMCTC’nin mandası, devlet dışı aktörlere yöneliktir; bir ülkenin ulusal ordusu ile paramiliter gücü arasındaki savaşa müdahale, egemenlik ilkesinin ihlali olarak görülür.
ÜYELERİN ÇIKAR ÇATIŞMASI
Hem Gazze hem de Sudan, koalisyon üyesi 40’tan fazla ülkenin ulusal çıkarlarının birbiriyle çatıştığı jeopolitik fay hatlarıdır. Özellikle Sudan’da, IMCTC üyesi olan Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin krizdeki taraflarla karmaşık ve çelişkili ilişkileri bulunmaktadır. Bu stratejik ayrılıklar nedeniyle 40’tan fazla ülkenin oybirliği sağlaması mümkün görünmemektedir.
ÜMMET REFLEKSİ Mİ, RİYAD ÖNCELİKLERİ Mİ?
IMCTC, askeri anlamda ortak bir komuta yapısına sahip değildir ve kararlar Riyad merkezli yürütülmektedir. Eleştirmenlere göre bu durum, “ümmetin ortak refleksi” yerine “Riyad’ın diplomatik öncelikleri”ni belirleyici hale getirmektedir. Birçok üyenin Batı ülkeleriyle stratejik ortaklıkları da İsrail’e karşı askeri bir adımı engellemektedir.
MEŞRUİYET KRİZİ
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü saldırılar koalisyon tarafından “terör” kategorisine alınmazken, yapının Yemen gibi başka alanlarda operasyon yürütmesi meşruiyetini sorgulatıyor.
Gerçek bir “ümmet ordusu” oluşturulamadığı sürece, IMCTC’nin “Batı merkezli güvenlik paradigmasına entegre diplomatik bir vitrin” olmaktan öteye geçemeyeceği belirtiliyor.
