Bugün, insanlığın içine düştüğü buhranlar, madde ile mana arasındaki kopukluğun, Batı’nın akıl merkezli fakat ruhsuz medeniyetinin bir sonucudur. Doğu ise, kendi özünü unutmuş, taklitçilik bataklığında kaybolmuş, asıl sesini duyuramaz hale gelmiştir.
Kanuni’den beri süregelen gerileme çizgisi, Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde yanlış yönlendirilmiş “ilerleme” hamleleriyle daha da derinleşti. Batı’nın sadece kabuğunu alıp özünü ıskalayan, ruhu ihmal eden bu girişimler, toplumu içten içe çürüttü. Bugün yaşadığımız kimlik bunalımı, inançsızlık, ahlaki çöküş ve manevi boşluk, işte bu kopuşun eseridir.
